Geçmişte dünyanın en büyük sömürge imparatorluklarından biri olup, UNESCO tarafından kültür mirası olarak tescillenmiş zenginlikleriyle Avrupa’nın üçüncü ülkesi olan Fransa; ana karadaki 12 bölge ve Korsika adasından oluşan toplam 13 bölgesi ile Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, Monako, İspanya ve Andora Krallığı ile komşu.
“Damak tadı” ve sanattan beslenen keyifli yaşam tarzı, dünya modasına yön veren tasarımcı ve markaları, engin siyasi ve kültürel birikimi ile Fransa’da gezilecek çok yer, keşfedecek çok şey var!
Fransa’nın Görülmeye Değer Şehirleri, Fransa’nın En Güzel Kasabaları, Fransız Rivierası’nın En Güzelleri, Fransa’nın Az Bilinen Rotaları” hepsi sizler için hazırladığımız Fransa Seyahat Rehberinde…
Fransa’da Nereler Görülmeli?
Fransa deyince akla gelen ilk şehir haliyle Paris oluyor. Ancak, Avrupa’nın en güzel ülkelerinden Fransa elbette Paris’ten ibaret değil! Güneye, Akdeniz kıyısına indikçe ısınıp daha “cana yakın” hale gelen bu güzel coğrafyanın en güzel duraklarından Nice, Cannes ve Marsilya’da sıcak ve şık bir Akdeniz deneyimi yaşayabilirsiniz. Ülkenin göz bebeklerinden, Orta Fransa’da yer alan Provence bakir doğası, uçsuz bucaksız lavanta tarlaları, şahane mutfak kültürü ve küçük-şirin kasabalarıyla yağlı boya tablolar kadar güzel bir bölge. Geleneksel ve modern unsurlarının yanı sıra Fransa’nın birbirinden lezzetli üzüm bağlarına ev sahipliği yapan Bordeaux; zarif atmosferi ile masal diyarlarını anımsatan Strazburg görülmeye değer! Kayak tatili dendiğinde ise bir klasik haline gelen Fransa’da İsviçre sınırına yakın, Fransız Alpleri üzerinde bulunan Val d’Isere, Megeve ve Courchavel’de bulunan, klasik dağ evi mimarisi ile kurulmuş kasabalar size çocukluğunuzdaki yeni yıl kartpostallarını hatırlatacak!
Fransa’nın Görülmeye Değer Şehirleri…
Paris
Moda ve lüksün başkenti kabul edilen, 4000 yıllık tarihiyle birçok anıt ve sembole ev sahipliği yapan Paris, tarihi yapıları ve doğal güzellikleri ile Avrupa’nın en popüler şehirlerinden. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan etkileyici tarihi yapılarından doğal güzelliklerine; eğlence mekanlarından modanın devleşen markalarına kadar yüzlerce gezi alternatifinin bulunduğu Paris’te, unutamayacağınız kadar güzel zaman geçirebilir, estetik atmosferiyle kendinizi eski bir çağın içerisinde ya da romantik bir filmin içindeymiş gibi hissedebilirsiniz.
Mutlaka Görülmesi Gerekenler: Şehrin ikonik simgesi Eyfel Kulesi, 19. Yüzyılın en önemli mimari eserlerinden Paris Opera Binası, Notre Dame Katedrali, Louvre Müzesi…
- Fransız Devrimi’nin yüzüncü yıl kutlamalarının anısına dünya fuarı için yapılan Eyfel Kulesi, şehrin göz alıcı simgelerinden. Eyfel Kulesi’ne güneş batarken çıkarsanız ikinci katta Paris’in gündüz halini, son katta gece halini seyretme keyfini yaşayabilirsiniz.
- Eyfel Kulesi’nden sonra Paris’te akla gelen ilk simgelerden biri olan Zafer Takı hem tarihi hem de turistik açıdan şehirde mutlaka görmeniz gereken yerlerden.
- Paris’in en büyük, Fransa’nın ikinci büyük meydanı olarak bilinen, tarihte pek çok önemli olaya tanıklık eden Concorde Meydanı’nda dolaşırken zamanı durdurup, anın keyfini çıkarabilirsiniz.
- 1702 yılında yapılan Vendome Meydanı, şehre geldiğinizde gezebileceğiniz en görkemli noktalardan. Napolyon tarafından dikilen meydandaki sütunun önünde fotoğraf çektirmeden buradan ayrılmamalısınız.
- Bir film karesinden ya da okuduğumuz bir Fransız romanından aşina olduğumuz Şanzelize, tarihte ilk olarak bir tarla olsa da, 1667 yılında Turileries Bahçesi’nin manzarasının daha rahat görülebilmesi amacıyla genişletilmiş. Fransızca’da “Cennet Bahçesi” anlamına gelen Şanzelize Caddesi’nde gezip, Paris’in en lüks ve prestijli markalarından yapacağınız alışverişle kendinizi şımartabilirsiniz.
- Paris’in doğu kısmında kalan Gare de Lyon bölgesinde yer alan Rue Cremieux, ilk yapıldığı dönemde işçilerin konaklaması için inşa edilen rengarenk evleri ile oldukça ilgi çekici.
- Paris’in 6. Bölgesi’nde yer alan sanat ruhuyla dolu Saint Germain Bulvarı’nda şehrin estetik ve romantik ruhunu hissedebilirsiniz.
- Parke taşların yer aldığı yolları, renkli evleri ve sanatçıların ünlü galerileriyle dolu olan Montmartre sıcacık atmosferi ile oldukça cezbedici. Picasso’dan Vincent Van Gogh’a kadar dünyaca ünlü ressamların yaşamlarının bir dönemlerini geçirdiği ve en önemli eserlerini verdiği Montmartre özellikle ressam, yazar ve müzisyenlerin ilgi odağı yerlerden.
- 73 bin metrekarelik alanı ile dünyanın en büyük ve en önemli eserlerine ev sahipliği yapan Louvre Müzesi’ni mutlaka gezmelisiniz.
- Paris’in en ünlü ve önemli müzelerinden Orsay Müzesi, şehre geldiğinizde görmeniz gereken yerlerden bir diğeri.
- Dünyanın en önemli sanatçılarından Pablo Picasso’nun dünyaca ünlü eserlerine ev sahipliği yapan Picasso Müzesi, şehre geldiğinizde ziyaret edebileceğiniz keyifli sanat turu noktalarından.
- Dünyanın en meşhur heykellerinden biri olan Düşünen Adam Heykeli’nin yer aldığı Rodin Müzesi de keşfetmeniz gereken yerlerden.
- Paris şehir merkezinde yer alan en büyük şehir parklarından biri olan Lüksemburg Bahçesi, her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip. Özellikle bahar aylarında rengarenk çiçekleriyle görsel bir şölen sunan bahçeyi gezerek, kendinizi düş bahçesinde hissedebilirsiniz.
- İçerisinde pek çok yapıyı barındırdığı için kompleks bir merkez olarak karşınıza çıkan Les Invalides, bünyesinde yer alan müze, hastane ve kilise ile göz kamaştırıcı bir mimariye sahip. Bu kompleks yapı aynı zamanda şehrin en büyük askeri koleksiyonuna da ev sahipliği yapıyor.
- Ressamlar Tepesi olarak da bilinen Montmartre’de yer alan Sacre Coeur Bazilikası, beyaz yapısı ve kubbeleriyle oldukça ilgi çekici. Disneyland’daki Walt Disney Şatosu gibi bir görünüme sahip olan bu yapı, çarpıcı mimarisi ile büyüleyici bir güzelliğe sahip.
- Şehirde en sık ziyaret edilen yerlerden biri olan Pantheon, Quarter Latin olarak anılan bölgede bulunuyor. İlk tasarlandığı sırada kilise olarak planlanan yapı, Fransa tarihini değiştiren Fransız Devrimi sonrasında şehrin anıt mezarı olarak kullanılmaya başlanmış.
- Şehrin en yüksek binası olan Montparnasse, kendisiyle aynı ismi taşıyan semtin içerisinde bulunuyor. Montparnasse, şehri panoramik bir şekilde izlemek için en güzel yerlerden.
- Yüzyılın en önemli mimari eserlerinden biri olan Paris Opera Binası, III. Napolyon için dönemin önde gelenlerinden Charles Garnier tarafından tasarlanarak 1875 yılında Paris’te hizmete açılmış. Barok ve Gotik mimarisiyle görenleri kendine hayran bırakan opera binası tam bir mimarlık harikası.
- Kırmızı değirmen anlamına gelen Moulin Rouge, Paris’in gece vakit geçirebileceğiniz simge mekanlarından biri. Moulin Rouge’da eğlenmeden Paris’ten ayrılmamalısınız.